Beğenilmek mi sevilmek mi
Beğenilmek mi sevilmek mi? Beğenmek mi sevmek mi? Olmak mı yapmak mı? Hafta sonu eşimle bu konuyu konuşurken aklıma yazmak geldi. Sizlerinde neler düşündüğünü merak ediyorum aslında.
Uzun zamandır yazmaya ara verdiğimi bu konuda çok değerli dostlarımın beni araması ile fark ettim. Bu süreçte biraz yoğunluğum oldu sanırım. Ve yazmayı ne kadar özlediğimi fark ettim.
Beğenilmek, onaylanmak, kabul görmek ve sevilmek endişesi ile yapmak istemediğimiz ve yapmak zorunda hissettiğimiz ne çok şey var belki de yaşantımızda...
Peki ne yapalım? Kafamıza göre mi yaşayalım? 2000 li yıllardan sonra pompalanan anı yaşa modunda mı takılalım. Belki de deneyenleriniz vardır. Bu olumlu bir sonuç getiriyor mu? Ben deneyimlediğimde olumlu sonuç alamadığımı ve bunun doğru bir yol olmadığını, beni daha da olumsuz etkilediğini fark etmiştim.
İçimizde doğrunun ne olduğunu arayan ya da bilmeyen, geçmişten getirdikleri ile yol almaya çalışan çocuğa eşlik edebilecek yetişkin nerede?
Bir olay karşısında tetiklendiğimizde elimizi tutacak bizi sakinleştirebilecek, o anda doğru olanı tercih edip uygulayabilecek yetişkin halimiz!
Çoğumuz bu hallerimizde ya önümüze gelen arkadaşımıza anlatıp onun tecrübeleri ile kendimizi doldurabiliyor ya da içimize atıp kendimizi hasta edebiliyoruz öyle değil mi!
Gerçekten olaya objektif gözle bakabilecek, yargılamaktan çok bizi dinleyebilecek bilgelik yolunda olan arkadaslarimiz var ise bu durumda oldukça şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Ya yoksa!
Bilmek ve uygulamak, yapmak ve olmak arasındaki fark sanırım burada ortaya çıkıyor. Hepimiz okuyor, bilgileri alıyor ve zihnimizde bir yerlerde o bilgi ile bildiğimizi zannederek kendimizi iyi hissediyoruz. Peki bizi tetikleyen o an gerçekten bildiklerimizi uygulayabiliyor muyuz?
Bu konuda yazmaya devam etmeye niyet ediyorum.
Sizleri de bu konuda düşünmeye belki fikirlerinizi yazmaya davet ediyor ve bu farkindalikla aydinliğa birlikte çıkmaya davet ediyorum...
Sevgilerimle...Gürcan Giray Güneş