Yetim Hakkı

Selamun aleykum hayırlı sabahlar arkadaşlar, bu haftaki konumuz “Yetim Hakkı”. agirsozler.net sitemizde tefsir derslerimizde Nisa Suresinde yetim hakkı ile alakalı ardı ardına geçen ayetleri okudukça ne kadar önemli olduğunun idrakına vardım Kuranı Kerimde 20den fazla ayette yetim hakkından bahsedilmektedir. En az namaz kadar yetim hakkının da müjde ya da uyarıcı olarak önemi vurgulanmıştır. Aynı şekilde Efendimiz s.a.v ‘de bu konuda bir çok müjde ve uyarılarda bulunmuştur. Yetim hakkı ile ilgili ayet ve hadisi şerifleri aşağıda paylaşacağım.

Yetim Hakkı
Yetim Hakkı

Yetimler toplumun emanetidirler. Yetimlere karşı alakasız kalmak, onları sevgisizliğin, güçsüzlüğün ve yalnızlığın kaderine terk etmek, topyekun herkesi sorumlu kılar. İslam’ın yetimlere karşı topluma tevdi ettiği bu görev pasif değil haddi zatında devletten ferde kadar uzanan, aksatılmadan her daim yürütülmesi gereken bir görevdir.

Nitekim bu hususta Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

“Müslüman toplum içinde en hayırlı aile yuvası, içinde bir yetimin barındırıldığı ve ona iyi davranıldığı yuvadır. Müslüman toplum içinde en kötü aile yuvası, bir yetimin barındırıldığı esnada ona kötü davranıldığı yuvadır.” (İbn Mace)

Dinimiz yetimlerin küçüklüğünden yararlanarak malını yemeyi, onların hakkını ihlal etmeyi yasaklamıştır.

Yetim hakkı yiyenler hakkında Yüce Rabbimiz,

“Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.” (Nisa, 10) buyurarak bizleri uyarmaktadır.

Yetimler hem şahısları hem de malları açısından velayet/koruma altına alınmıştır. Bu yüzden, Kur’an-ı Kerim’de yirmiden fazla ayette yetimlerden söz edilmiş ve onlara özel ilgi ve koruma gösterilmesi istenmiştir. Maun suresinde dini yalan sayanın yetimi itip kaktığını, yoksulu doyurmaya teşvik etmediğini, bu kişilerin gösteriş için namaz bile kılabileceklerini ancak en küçük bir yardımı bile men ettikleri belirtilmiştir. 

Müslümanlar olarak, yetimler yokmuş gibi yaşayamayız. Onlar da en az diğer çocuklar kadar şefkat ve ilgiye muhtaçtırlar. Hamisiz ve desteksiz bir yetim, tüm babaları ilgilendirdiği gibi bir öksüz de tüm annelerin mesuliyetindedir. Bizler onlar yokmuş gibi davranamaz ve yaşayamayız. Evet, biz her ne kadar haberdar olamasak da yaşadığımız toplumda, mahallemizde ve hatta oturduğumuz apartmanda bile korktuğunda sığınacak bir sineye hasret kalan, sevinçleri kederli, üzüntüleri katmerli, baba şefkatinden mahrum, anne sevgisinden bihaber nice yetimler var. Onlara gösterebileceğimiz en ufak şefkatimiz için,

Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Bir yetimin başını okşayan kimseye, elinin değdiği saçlar sayısınca sevap yazılır.”

Siz hiç yetim başı okşadınız mı? Uhud’ta şehit düşen bir sahabenin küçük oğlu, aynı gün akşamüstü Rasulullah Efendimiz’e -“Babam nerede?” diye sorunca

Rasulullah (s.a.v) -“Baban şehit düştü” dedi. Şehit çocuğu ağlamaya başlayınca Efendimiz (s.a.v) dayanamadı, onun başını okşayarak kucağına aldı ve -“İstemez misin, ben baban, Ayşe de annen olsun?” dedi ve yetimin başını tekrar okşadı.

 Bu küçük sahabi yıllar sonra şöyle demiştir: -“Şu anda saçlarım ağardığı halde Rasulullah’ın (s.a.v) elinin başıma değdiği yerler hala siyah kalmıştır. (Buhari) 

Efendimiz (S.A.V) yetimlere özel davranmayı severdi Bir adam, Efendimiz’in (s.a.v) huzuruna gelip kalbinin katılığından yakınmıştı.

Buna cevap olarak

Efendimiz (s.a.v); “Kalbinin yumuşamasını istiyorsan, yoksulu doyur ve yetimin başını okşa” buyurmuştur. (Ahmed b. Hanbel)

Efendimiz (s.a.v) yetimlere gayet müşfik davranmış ve her fırsatta onları maddi ve manevi olarak desteklemiştir. Peygamberimiz (s.a.v) Mute muharebesinde Cafer b. Ebu Talip’in (r.a) şehadetini duyunca hemen onun evine gitmiş, göz yaşları içinde çocuklarını bağrına basıp koklamış, ardından yasları sebebiyle Cafer’in (r.a) ailesine yemek hazırlanmasını emretmiştir. Abdullah b. Cafer (r.a), Rasulullah’ın (s.a.v) kendileriyle yakından ilgilendiğini gösteren şu tatlı hatırayı nakletmektedir: 

-“İyi hatırlıyorum, ben ve Hz. Abbas’ın iki oğlu Kusem ile Ubeydullah sokakta oynuyorduk. Allah Rasulü (s.a.v) bir binekle yanımıza geldi. Beni göstererek, ‘Şunu bana kaldırın!’ dedi ve beni ön tarafına oturttu. Kusem’i de göstererek, ‘Şunu da kaldırın!’ dedi. Onu da terkisine aldı. Sonra üç defa başımı okşadı ve her okşayışında, ‘Allahım! Cafer’in evlatlarına sen sahip çık!’ diye dua buyurdu.” (Ahmed Hanbel) Rasulullah (s.a.v) yetimleri korumasına alanlara cennet müjdesini vermiştir:

“Kim Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak, yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir günah (şirk) işlemediği takdirde, Yüce Allah onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmizi) 

Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) şehit aile ve çocuklarına özel alaka göstermiş, onlara elinden gelen maddi ve manevi yardımı esirgememiştir. Duruma göre bazen mağdur olanları doğrudan himayesi altına almış, bazen onların acılarına göz yaşlarıyla ortak olmuş, bazen de şehitlerin ahiretteki yüksek payelerini hatırlatarak geride kalan yakınlarının yanık yüreklerine su serpmiştir.

Rasulullah (s.a.v) genel olarak şehit aileleri için de şöyle dua etmiştir:

“Allahım! Onların kalplerindeki üzüntüyü ve başlarına gelen musibeti gider. Şehitlerin geride bıraktıklarını kendileri hakkında hayırlı eyle!”

Aminn aminn aminn..

Rabbim yetim hakkını idrak edip onlara karşı Efendimiz (s.a.v.) ‘in hassasiyetini bizlere nasip etsin.. .

1 hafta sonra Rabbim nasip ederse 11 ayın sultanı Ramazan Ayında da yetimlere sahip çıkmayı , onları  hayır ve hasenatlarda bulunarak  sevindirmeyi  Rabbim nasip eylesin.  Şimdiden Hayırlı Ramazanlar diliyorum..

Selam ve Dua ile 

Kanalımızı ziyaret etmek için linke tıklayınız.. islami sohbet

Hayırlı sohbetler efendim…