şems i tebrizi nin sözleri
şems-i tebrizi ve mevlana sözleri şems-i tebrizi sözleri kapak fotoğrafları şems'in aşk sözleri Şems-i Tebrizi Sözleri Resimli şemsi tebrizi sözleri hayat bu, bir bakarsın şems'i tebrizi 40 kural şems'in aşk tarifi Kırmızı Oda Şemsi Tebrizi Sözleri
Şems-i Tebrizi Sözleri
İnsanoğlunun edepten nasîbi yoksa, insan değildir. İnsan ile hayvanı ayıran edeptir.
Gamzelendi gönül yine devası ah’tır. Gönlü mahzun olanın dostu Allah’tır. .
Sağlığı korumak, sağlık aramaktan; günahtan korunmak da tövbe istemekten daha kolaydır.
Şems-i Tebrizi Sözleri
Şaşarım seven insan nasıl uyur?
Âşıka her türlü uyku haramdır.
Sen ki doğrusun, doğru kal! Doğruluk göster. Eğriye ne kadar doğru desem doğrulmaz. (M/33-34)
Benim meclisime yol bulan kimsede görülecek ilk etki, başkalarının sohbetinden soğuması, hoşlanmamasıdır. (M/37)
Aşk, gönül işidir, akıl işi değil. (M/38)
Bir yerde yer yer sızmış kanlar görürsen,
Bil k! benim gözümden damlamıştır.
«Ben insanı ilk görüşte tanırım» diyen kimse büyük hata içindedir.
Akıl, kişilerin bağıdır, aşk bu bağları çözer.
Akıl der ki, taşkınlık etme! Aşk da teklifsiz davran, der!
Esrar hazinesinin düğümünü çözmek için, Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) elinden ve gönlünden başka bir anahtar yoktur.
Susmak, mana eksikliğinden değildir, (belki de) mânanın derinliğindendir.
Derneğin bozulması, dostların dağılması, hep birbirlerini gözetmemelerinden ileri gelir.
Mana aleminden, bir elif dışarı fırladı. O, elifi anlayanlar her şeyi anladılar. Onu anlamayanlar da hiç bir şey anlayamadılar.
Ruh alemine mensup erenlerin sözleri canlara işler; heva ve hevesle dolu olan sen nasıl anlayabilirsin.
Bana Mecnun’un gözüyle bak; sevgiliye, seven gözlerle bakmalı.
Sabrın manası işin sonunu görebilmek, sabırsızlığın manası da işin sonunu göremeyecek kadar kısa görüşlü olmaktır.
Halka, kapıya asılır ama o kapı da evin içini göremez ve anlayamaz. Halka kapının dışındadır, evin iç özelliği ise başkadır.
Kuran okumak gönüle sefa verir.
Halka, kurtuluş ve müjde sözleri boş geliyor; onlara cehennemliklerin sözü daha tatlı geliyor.
Sen gerçi Müslümansın fakat bu kadarcıkla yetinme, daha da Müslüman ol!
Mürit, yani hak yolunun yolcusu olgunlaşmadıkça hevasına uymaktan kurtulamaz.
Gam çekme, tasalanma, umutsuzluğa düşme karanlığın uzamasından! Uzun gecelerden sonra aydınlık günler başlar.
Sağlığı korumak, sağlık aramaktan; günahtan korunmak da tövbe istemekten daha kolaydır.
Ayrılık insanı pişirir, düzeltir. Bu gün düzelmiş ve pişmiş olarak kavuşmak mı daha iyidir, yoksa hep ayrılıktan pişmek mi?
Öyle diri yaşayın ve öyle diri ölün ki, bir daha ölmeyesiniz!
Hangi nimet vardır ki, zamane onu bulandırmasın?
Heva ve heveslerine kapılmış kimselerle düşüp kalkma ki seni karartmasınlar.
Güneş, hiç yarasanın gözü incinir diye ışığını terk eder mi?
Yarasadan yahut zayıf gözlülerden güneşe gam yoktur. O hep nur saçar. Ondan ancak güneşe tapanlar için korku vardır.
İnanç ve aşk insanları kahraman yapar, bütün korkuları giderir.
Eşeğe yükletilen bir çuval kitabın hayvana ne faydası olur?
İnsanlar içinde yaşa ama tenhada daima Allah ile halvette ol, hep tek başına kal.
Eğer susarsan konuşman da daha aydınlık olur. Çünkü sükutta, hem sessizliğin ışığı, hem de konuşmanın faydası gizlidir.
Allah’ı arayanlardan hiç bir talip yoktur ki, aradığı yolda olgunlaşmış olmasın.
Dervişte, Allah erlerinde, öyle bir inanç var ki, sanki bu saat kıyamet saatidir, son günüdür.
Şems-i Tebrizi Sözleri
Başkalarına baktığın gözle, Leylâ’yı nasıl görebilirsin?
Onu göz yaşlarınla tertemiz yıkamadıkça!
Şems-i Tebrizi Sözleri
Şikayet edeceksen şikayeti, kendi nefsine et.
Sen gerçi Müslümansın fakat bu kadarcıkla yetinme, daha da Müslüman ol!
İç âlemimizdeki kirliliğin bir zerresi bile, dıştaki kirden yüz bin kat daha kötü ve çirkindir. İçteki o kiri, hangi su temizler? Ancak bir kaç damla gözyaşı. Ama her gözyaşı da değil ha! Belki bir şey görebilen gerçek bir gözün akıttığı saf ve temiz gözyaşı.
Hizmet bedenle olur. Cehennemden kurtulmak istersen hizmet et!
Marifet, gönlün yüce Mevlâ ile diri olmasıdır.
Diri olanı öldür; o diri sandığın senin fani bedenindir.
Ölü olanı dirilt; o, gönlündür.
Hazır olan gaibet, yok et; o, dünyadır.
Gaip olanı yok et; o, arzu ve nefistir.
Yok olanı var et; o niyettir.
Cennet istersen Hakk’a uy.
İbadet ile şefaat istersen, iyiliğe niyet eyle!
Mevlâ’yı istiyorsan, O’na yönel ki bulasın.
Ârif olan kişinin belirtisi, Dost’u (Allah’ı) aramaktan geri kalmamak ve O’nun dostluğuna doymamaktır.
Âriflerin alâmeti üçtür: Gönlün fikriyle; beden hizmetiyle, gözün hakikati görmekle meşgul bulunmasıdır.
İlim üç şeyden ibarettir: Zikreden dil, şükreden gönül; sabreden beden.
İlimsiz bir beden, susuz bir şehir gibidir.
Dört şey azidir: Fakirlerin yüküne tahammül eden zengin, kanaat edip haline razı olan fakir, yaptıklarının ayıbından korkan günahkar, günahlardan sakınan âlim.
Dünyayı isteyen kimse için, kazanç ve ticaretten; ahireti isteyen için, hizmet ve taâtten; Mevlâ’yı isteyenler için ise belâ ve mihnetten; ilim isteyen için de gurbet ve zahmetten başka çare yoktur.
İlmi, kolaylık ve rahat içinde arayan, sıkıntı içinde kalır.
Sıkıntılara sabreden, kolaylığa ve huzura kavuşur.
Her şeyin en büyüğü iki şeydir: İlim ve hoşgörü.
Söz hikmeti âlimlerin; ibadet hikmeti abidlerin; didar hikmeti de âriflerindir.
Bayezid’e (k.s), “Sen su üzerinde yürür, havada uçar mısın?” diye sordular da, o şu cevabı verdi: “Çöp parçası da su üzerinde yürür; kuşlar da havada uçar. Büyücüler de gecede Kaaf’dab Kaaf’a giderler. Ama erlerin yapacağı iş; Allah Teâla’dan başka hiçbir şeye gönül bağlamamaktır.
Cömertlik dört türlüdür: Mal ile cömertlik, zahitlere; beden ile cömertlik, cihat edenlere; can ile cömertlik, gazilere; gönül cömertliği ise ariflere mahsustur.
Zahitler mallarından vererek karşılığında ma’arifet alırlar. Mücahitler, bedenlerini eriterek, hidayete kavuşurlar. Gaziler canlarını fedâ ederek, ebedi hayata ererler. Ârifler, gönüllerini vererek Hakk’ın sevgisine ererler.
Mümin kişi inkarcı olmadığından dolayı; İnkarcı kişi ise münafık olmadığı için şükretmesi gerekir. Çünkü münafıklık, inkarcılıktan beterdir. Kurân-ı Kerim’de; “Şüphe yok ki münafıklar, cehennemin en alt tabakasındadırlar” buyurulmuştur.
Hazreti Peygamber’e (s.a.v) uymak odur ki, O miraca gitti, sen de onun izinden gitmelisin.
— Şems-i Tebrizî