Varlık telakkimizin değiştiği zamanlardan geçiyoruz.

Varlık telakkimizin değiştiği zamanlardan geçiyoruz. Dünya metaı şimdilik- çoğumuz için ölüm gerçeğinin karşısında anlamsız karartılardan ibaret.Sabah namazının iki rekat sünnetinin dünya ve içindeki herşeyden daha hayırlı olduğu sadık haberine itikaden inanıp amelen burun kıvıranlarımızın gözünde, en ihtişamlı binaları içinde sevdiklerimizle birlikte yuttu küre-i arz. Bizi mutlu ettiğini sandığımız nesneler 60 saniye içinde yok olup gitti.

Varlık telakkimizin değiştiği zamanlardan geçiyoruz.
Varlık telakkimizin değiştiği zamanlardan geçiyoruz.

Ekonomik bahanelere kurban ettiğimiz için zebun olan idrakımızda bir anlamı kalmayan "nefsi için sevdiğini kardeşi için de sevme" umdesi sadece güzel bir sözden ibaretti çoğumuz için. Kendi kanını taşıyan yakınlarından dahi şekva etmeyenimiz, haksızlığa uğramayanımız varmola ki?

Kâinatın güneşinin nezdinde "yolculuk esnasında gölgesinde bir süre dinlenilip yola devam edilen bir ağaç" mesabesindeki bir yere meftun olup, üzerinde işlenmedik çirkinlik bırakmayışımızın, herkesin yanında nefsini haklı çıkaracak bir sebebi olması,ahirette bu gerekçelerin fasid mazeretler olarak başımıza çalınacağı gerçeğini değiştirmiyor. 

Hep daha fazla kazanma, daha fazla tüketme, daha fazla rahat edip mutlu olma gayesi, Allah'tan daha fazla uzaklaşmaktan başka bir hasıla getirmedi hasadımıza. Şimdi zehirden acı bir tecrübe ile ve yakinen biliyoruz ki maksudumuz yalan imiş.

Fakat biliyoruz ki mutlaka geçecek. Kapanmayan yara dinmeyen acı yok. "Her zorlukla beraber bir kolaylık var "buyuruyor Rabbimiz .

Ancak binaların enkazını kaldırırken ruhumuzda, maneviyatımızda çöken enkazlara da el atarsak. "Kendimiz içln sevdiğimizi kardeşimiz için de sevmedikçe kâmil mümin sayılmadığımız" nebevî hakikatini unutmazsak.