aşk şiirleri cemal süreya

cemal süreya'dan şiirler Az bilinen aşk şiirleri Cemal Süreya en güzel şiirleri Aşk Şiirleri cemal süreya'nın kısa sözleri cemal süreya sözleri, aşk Bağlayıcı aşk şiirleri Dünyaca ünlü Aşk şiirleri

aşk şiirleri cemal süreya
aşk şiirleri cemal süreya

10. İki Kalp

İki kalp arasında en kısa yol:

Birbirine uzanmış ve zaman zaman

Ancak parmak uçlarıyla değebilen

İki kol.

 

Merdivenlerin oraya koşuyorum,

Beklemek gövde gösterisi zamanın;

Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,

Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

 

Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

9. Sevgilim Bir Günün

Sevgilim, bir günün ortası şimdi

Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,

Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde

Uzat bana uzat ellerini

İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar

İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,

Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

Ben seni düşünüyorum seni

Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi

Kalbim diyorum kalbim

Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi

Aşkı anılar besliyor düşler kadar

Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır

Sevgi eskidikçe sevgi.

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz

Çoluğumuz çocuğumuz

Binalar yan yana yükselip gidiyor

Vapurların ağzı köpük içinde

Uzaklarda ne kapılar açılıyor

Tirenin biri bir istasyona varıyor

Ordan çıkıyor biri.

Her şey biliyor her şey

Sen biliyor musun bakalım

Seni nice sevdiğimi?

Üstüne titrediğimi?

Geldiğimi?

Gittiğimi

Hadi!

8. Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm

Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar

Hepsine yüzer kere rastladım en azdan

Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda

Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda

Verdi mi adama her şeylerini verirler

Ben gördüm ne gördümse kadınlarda

Porsuk nehrinin geçtiği

Kızılırmak parça parça olasın

Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı

Taş toprak arasında türküler arasında

Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan

Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı

Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

Dicle kıyılarına tiren varınca

Büyük bir gökyüzü git allahım git

Genel olarak önce kaşları görünür

Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında

Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar

Gül kurusu

Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete

Siz de görürsünüz bunları kadınlarda

Ödevleri  yenilmek olan hep

Bıçakla kemik arasında

Susmakla ağlamak arasında

Yenilmek

Kadınlar

7. Üstü Kalsın

Ölüyorum tanrım

Bu da oldu işte.

 

Her ölüm erken ölümdür

Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir...

Üstü kalsın...

6. Eski Kadınlar

Baktık çıldırmak işten değil

Söndürüp attık cigaramızı

Baktık olacak gibi değil

Bir adam düşündük camların arkasında

Baktık beyaz pardesülü burunlu

Bir adam birdenbire peydahlandı

Kaptığımız gibi şapkamızı eski

O eski kadınları bilirsiniz

Keder basınca bilhassa hatırlanan

Sokaklarda yaşanmış veya evde

Karanlığın ortalık yerinde beyaz

Ve sevgili olan enine boyuna

Baktık olacak gibi değil

Kaptık şapkamızı dışarı çıktık

Ama gel ki kazın ayağı öyle değil

Baktık değişen bir şey yok ortalıkta

İki kişi bezik oynuyordu veya tavla

Birinin zavallı olduğunu gördük

O zavallı kadınları bilirsiniz

Sevildimi pekalâ sevilebilen

Geceyken yağmurluyken hava

İyice inceltip ufak yüzlerini

Birebir gelirler yağmura karanlığa

O eski kadınlar o zavallı

5. Sizin Hiç Babanız Öldü mü?

Sizin hiç babanız öldü mü?

Benim bir kere öldü, kör oldum.

Yıkadılar, aldılar, götürdüler.

Babamdan ummazdım bunu kör oldum.

Siz hiç hamama gittiniz mi?

Ben gittim lambanın biri söndü

Gözümün biri söndü kör oldum.

Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak

Söylelemesine maviydi kör oldum

Taslara gelince hamam taslarına

Taslar pırıl pırıldı ayna gibiydi

Taslarda yüzümün yarısını gördüm

Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü

Yüzümden ummazdım bunu kör oldum

Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

4. Dostluklar İçin Düzyazı

Erkekler arasındaki dostluklarda

Av anlaşması da var.

Kadınlar arasındaki dostluklar...

Siyah ve yer yer yıldız ışınlı

Bir kumaşın arkasında

Usulca dönen bir çiçek düşünürüm.

Biri lambayı avucunun içiyle kapar

Dünyanın ucunda sözcükler düşünürüm,

Berrak burun delikleri havada biri

Savunma ve içdökü koklar.

Savunmanın binbir gizi

Düzgün açılmış sigara paketleri

Ayakta duran pantolonlar,

Anılar ortalıkta dolaşır ve karmaşır.

Kurtarılmış zamanların

Sonsuz çay içilen

Oturma yerlerinde onlar

Dayanıklı ve yaklaşılmazdırlar.

Hele çocukluk dönemi dostluklarını

Güncel tutmayı bilen

Yaşlı kadınlar!

Kadınlarla erkeklerin dostluklarında

Kadın payı oldum bittim ağır basar

Dönmektedir yine o savunma çiçeği

Yine kumaş yine içdökü;

İnsan ilişkilerinin doruğunda

Patika erkencisi

Ve çekingen bir tılsım var,

Öğrenilse de hiçbir zaman çözülemez.

Kadınlar uçtadırlar,

Hele evli kadınlar.

3. Aşk...

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.

Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.

Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin

Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık

Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı

Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü

Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti

Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz

Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar

Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek

Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken

Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti

Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya

Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız

Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu

İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük

Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde

Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra

Sonrası iyilik güzellik.

2. Var..

Şu senin bulutsu sesin var ya

Uçtan uca tersyüz ediyor geceyi

Yataklar var konuşmak için

Öpüşmek için telefon kulübeleri

Güneşler var, yıldızlar, samanyolları,

Karpuzlar gümbür gümbür kapılarda.

Tanrılar sofrası amma karanlık

Yiyemem tek lokma yiyemem orda.

Şu senin tutkulu sesin var ya:

Ortak güzellik artı yara izi.

Tutar ellerinden kaldırırsın

Adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri.

Yeni törenler gerek bize

Yeni törenler -kimi zaman en eski.

Dert etme, bütün dilleri içerir

Bitki konumu, küçükbaş hayvan sesi.

Şu senin dolayık sesin var ya

Dondurma yiyen gürbüz bir kız gibi müstehcen,

Balkon demirine dayalı bir arka kadar şakacı,

İlk doyumdaki gibi yeşil elma tadında.

Kimlik denetimi yaptıktan sonra

Resimli roman okuyan bir er gibi giderici.

Şu senin alçaktan sesin var ya

Pencereler var burnumun kemiğinde sızı,

Aşklar var unutulmamak için,

Boğulmak için ilk sevgili.

1. Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı

Biliyorum sana giden yollar kapalı

Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;

İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm

Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım

Ben artık adam olmam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya

Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi

Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;

Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor

Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;

Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım

Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;

Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,

Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,

Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu

Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.

+1 Mutsuzluk Gülümseyerek

Mutsuzluk gülümseyerek gelir, adıyla süslenmiştir;

Banliyo treninde rastladığımız

Sınav saatini kaçırmış liseli kız,

Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!

Ey otobüssever ey Troya yolcusu!

Anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk

O İB(ipekböceği) sesli kadını;

Birinin Grönland'ı olmaya hazırlanıyordu.

İki çay söylemiştik orda, biri açık,

Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.