en güzel kaside sözleri

en güzel kaside sözleri agirsozler.net sayfamizda Kaside Sözleri, En Meşhur Kaside Sözleri, En Güzel Kaside Sözleri ve İlahi Sözleri, Ruhum Sana Aşık Sana Hayrandır Efendim Kaside Sözleri, Gönül Hun Şevkinden Boyandım Ya RâsûlAllah Kaside Sözleri, Ulu Dergahına Tuttum da Yüzümü Kaside Sözleri, Yıldızlarla Oynar İsmail’im Kaside Sözleri, Ey Gönül Bakma Cihana Kaside Sözleri yer almaktadır.

en güzel kaside sözleri
en güzel kaside sözleri

Hafız İsmail Coşar’dan Muhteşem Müziksiz Kasideler Dinle 

Kaside, geleneksel İslami şiir türlerinden biridir ve genellikle Allah'a hamd etmek, peygamberlere övgüde bulunmak, İslam ahlaki değerlerini vurgulamak ve dini duyguları ifade etmek için kullanılır. İşte güzel kasidelerden bazı örnekler:

  1. "Yanmışam, kül oldum ben sana geldim, dil oldum Gönlümde senden gayrı şey yok, halim deli oldum Canımdan geçtim, sende can buldum, cemalin derya oldum Yanmışam, kül oldum ben sana geldim, dil oldum"

  2. "Gözlerim nuru sende, gönül rızası sende Kalbimde ateş yanar, isyan değil hüzün bende Yokluklar düşse de başıma, gülüşün düğün bende Gözlerim nuru sende, gönül rızası sende"

  3. "Daima sana koşarım, yolların dikenli olsa da Gözyaşım sel olsa da, senden başkası yoksa da Kalbimde sadece sen, sonsuz aşkın varsa da Daima sana koşarım, yolların dikenli olsa da"

  4. "Kul olup geldim kapına, yalvarırım rahmetine Kendimi sana adadım, sensiz olmaz aşkın yeterine Her daim sana yönelirim, sende bulurum gönül ferini Kul olup geldim kapına, yalvarırım rahmetine"

  5. "Ruhumda bir nur parıldar, adınla dolu gönül yar Dilimde süzülen ilah, sende kaybolur gönül bahar Kendimi sana adadım, sensiz olmaz hayatın anlamı Ruhumda bir nur parıldar, adınla dolu gönül yar"

  6. "Gönlümde senin sevgin, düşüncemde senin yolun Ruhumda senin izin, doldu geçtiğim her dolun Gel şimdi gönül bahçeme, seninle açsın her gonca Gönlümde senin sevgin, düşüncemde senin yolun"

Bu kasideler, güzel ve duygusal mesajları ile dikkat çeken örneklerdir. Ancak, kaside türü şiirler genellikle Arapça veya Osmanlıca gibi klasik dillerde yazıldığı için anlamını tam olarak ifade etmek için dil bilgisi ve şiirsel terimler konusunda yetenekli bir kişinin yardımı gerekebilir.

RUHUM SANA AŞIK SANA HAYRANDIR EFENDİM

Rûhum sana âşık, sana hayrandır Efendim,

Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim.

 

Ecrâm ü felek, Levh u Kalem, mest-i nigâhın,

Dîdârına âşık Ulu Yezdân’dır Efendim.

 

Mahşerde nebîler bile senden medet ister,

Rahmet, diyen âlemlere, Rahman’dır Efendim.

 

Kıtmîrinim ey Şâh-ı Rusül, koğma kapından,

Asilere lütfun, yüce fermândır Efendim.

 

Ta Arşa çıkar her gece âşıkların âhı,

Medheyleyen ahlâkın, Kur’an’dır Efendim.

 

Aşkınla buhurdan gibi tütmekde bu kalbim,

Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim…

 

Doğ kalbime bir lâhzacık ey Nur-i dilârâ,

Nûrun ki; gönül derdime dermandır Efendim…

 

Ulvî de senin bağrı yanık âşık-ı zârın,

Feryâdı bütün âteş-i sûzandır Efendim…

 

Ali Ulvi KURUCU

 

GÖNÜL HUN OLDU ŞEVKİNDEN BOYANDIM YA RASÛLALLAH

Gönül hun oldu şevkinden boyandım Ya Rasulallah

Nasıl bilmem bu nirana dayandım Ya Rasulallah

Ezel bezminde bir dinmez figandım Ya Rasulallah

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

Gül açmaz çağlayan akmaz, İlahi nurun olmazsa

Söner alem, nefes kalmaz, felek manzurun olmazsa

Firak ağlar,visal ağlar, ezel mesturun olmazsa

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen

Muazzam bir sehasın sen, dilersen rehnümasın sen

Habib-i Kibriyasın sen, Muhammed Mustafa-sın sen

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

Erir canlar o gül buy-i revan bahşın hevasından

Güneş titrer, yanar didarının bak ihtirasından

Perişan bir niyaz inler hayatın müntehasından

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

Susuz kalsam, yanan çöllerde can versem elem duymam

Yanardağlar yanar bağrımda, ummanlardan nem duymam

Alevler yağsa göklerden ve ben messeylesem duymam

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

Ne devlettir yumup aşkınla göz, rahında can vermek

Nasip olmaz mı sultanım haremgahında can vermek

Sönerken gözlerim asan olur âhında can vermek

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

Boyun büktüm, perişanım, bu derdin sende tedbiri

Lebim kavruldu ateşten döner pâyinde tezkiri

Ne dem gönlün murad eylerse taltif eyle kıtmiri

Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulallah

 

ULU DERGAHINA TUTTUMDA YÜZÜMÜ

Ulu dergahına tuttumda ilahi yüzümü,

O rahim eşfak olan vadine diktimde gözümü,

Beni benden daha ala biliyorken özümü,

şu iki cümleye hasrettim efendim sözümü.

Malike emrederek dûzâhına atma bizi,

Hazreti Muhammet hürmetine yakma biz. Ya kerim Allah

 

Cürmümü bu muterfim halimi ettim ifşa

Sana isnad edemem zülmü etmem haşa

Şimdi nedematle vuruyorken başımı taşlara

İşte ikrarı zulüm etmedeyim hayşudeşa

Malikle emrederek dûzâhına atma bizi

Hazreti Muhammed hürmetine yakma bizi. Ya kerim Allah

 

İrğie emri celilinle ile ilahi bu beden

Benliğinden sıyrılıp ğeydirilir sade kefen

Kara topraklara nihayet edilinde mesken

Titreyen ruh huzurunda lütuf beklerken

Malike emrederek dûzâhına atma bizi

Hazreti Muhammed hürmetine yakma bizi.Ya kerim Allah

 

YILDIZLARLA OYNAR İSMAİL’İM

Vuslata ermek için bin firakı sevdim

Sabırla eriştim sabahlara vah etmedim

 

Bendei ümmül kurayım beklerim

Kapında senin rahmetinden ümidimi hiç kesmedim.

 

Çölde açar goncası kurumuş güllerinin

Ümmü rahmet izhar olmak içindir hicretim.

 

Yan yüreğim ummanı aşktır bu

Su ne çare zemzem yeter yıldızlarla oynar İsmail’im

 

Umman’ı aşkına yanmaktayım gün bugündür

Sensizlikten terki diyarım halim nicedir.

 

Bu bir lisanı haldır şimdi tevhi rûyadır

Hüzeylime ferman lahzama ahu figandır.

 

Dilşadım rengine boyandı canım cananım

Talibim vuslatına yetiştir arzu halim Medet ya tabibel kulub

 

EY GÖNÜL BAKMA CİHANA

Ey gönül bakma cihâna gün gelir seyran gider

Durma ağla gözlerim gel bu kafesden cân gider

Sağlığı sen bil ganimet gönlünü ezkâre ver

Çağnlır kabre girersin sonra bu meydân gider

 

Sıdk ile Allâh’a kul ol mâl-ü dünyâ fitnedir

Bir kefen giyip gidersin servet-ü sâmân gider

Uyma gel ehl-i zamana çokça sohbet eyleme

Çünkü onlar ehl-i Hakk’a her cihetle yan gider

 

Cümle halk ehl-i seferdir devr- Âdemden beri

Pençe-i mevte takılmış günde bin kervan gider

Hazır ol mevte Kelâmi gafil olma bir nefes

Dost gider, düşman gider, ağyar gider, ihvan gider.

 

SIĞINDIK DERGÂHI İHSANINA

Sığındık dergeh-i ihsânına biz mekr-i udvândan

Habıbin aşkına hıfzet İlâhi şerr-i şeytândan

Muhammed ümmetiyiz gerçi olduk ehl-i isyândan

Bizi lütfunla mahrûm eyleme Yarabbi ğufrândan

 

Ayırma Yâ ilâherâlemin îmân-ü Kur’ân’dan

Tarîk-i müstakimi gösteren Kur’ân’dır, Kur’ân

Ona tâbi olanlar nâil-i gufrandır ğufrân

Bilâşek münkir olmak mûcib-i hüsrândır hüsrân.

 

Bizi lütfunla mahrûm eyleme Yâ Rabbi ğufrândan

Ayırma Yâ ilâherâlemin îmân-ü Kur’ân’dan

Ferahnâk eyle cümle mü’minini dâima

Yâ Rab Bi-hakkı ism-i a’zam mensûr-ul’livâ Yâ Rab

 

SULTÂN-I RUSÜL ŞÂH-I MÜMECCEDSİN EFENDİM

Sultân-ı Rusül Şâh-ı mümeccedsin efendim

Biçârelere devlet-i sermedsin efendim

Divân-ı İlâhide ser âmedsin efendim

Merşûri “Le’amrük”le müeyyedsin efendim

 

Sen Ahmed-ü Mahmûd-ü Muhammed’sin efendim

Hikk’dan bize Sultândı müeyyedsin efendim

 

Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda

Hükmün tutulur mahkeme-i rûzi cezâda

Gülbang-ı kudûmun çekilir arş-ı

Hudâ’da Esmâ-i Şerifin anılır arz u semâda

 

Arapça Kaside

Ya Rabbi salli ve sellim ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammedin

(Allahım! Efendimiz Muhammed aleyhisselâma ve O’nun yakınlarına, evlatlarına salât ve selâm eyle…)

 

Seyyidi’l-‘arabi ve’l-‘acemi ve imâmu’l-Mekketi ve’l-Medîneti’l-münevverati ve’l-harem

(O ki, Arap ve Acem’in efendisi, Mekke ve Medîne’nin önderi ve lideridir…)

 

Ve tercümâni lisâni’l-fasîhi ve’l-kıdem ve ma’deni’l-‘ilmi ve’l-hilmi ve’l-hikmeti ve’l-hikem

(O ki, Kur’ân’ın en iyi tercümânı ve konuşması en güzel ve anlaşılır olandır…O ki, ilmin, hikmetin ve güzel ahlâkın kaynağıdır…)

 

Asluhû nûrun ve nesluhû Âdem

(Âdem’in neslinden olsa da O’nun aslı “nûr”dur…)

 

Ba’suhû muahharun ve halkuhû mukaddem

(Yaradılışı önce gönderilişi sonradır O’nun…)

 

İsmuhu’ş-şerîfu mektûbun ‘ale’l-levhi’l-mahfûzi bi yâkûti’l-kalem

(O’nun şerefli adı “levh-i mahfûz” üzerine yâkût “kalem” ile yazılmışdır…)

 

Cismihu’ş-şerîfu medfûnun fi’l Medîneti’l-münevverati ve’l-harem

(O’nun mübârek bedeni Medîne-i Münevvere’deki “Harem-i Şerîf”inde defnolunmuşdur…)

 

Turâbuu’ş-şerîfu atyabu mine’l-miski ve’l-‘anberi ve’l-hıtem

(O’nun mübârek toprağı miskden de anberden de daha güzel kokar…)

 

Fe ye’tî bihi nidâun min kıbeli’r-Rahmân tûbâ limen raâhu ve limen eslem

(Allah tarafından gelen bir nidâ şöyle der : O’nu gören ve teslîm olanlara ne mutlu…)

 

Mevlânâ ve mevle’l-‘alemeynil muhterameyn

(O bizim de efendimizdir, “iki muhterem alem”in de efendisidir…)

 

İndallahi ve’n-nâsi seyyidinâ Ebel Kâsımi Muhammed

(Allah ve insanlar katında Efendimiz Ebe’l Kâsım Muhammed’dir O…)

 

Yâ Rabbi ‘abdün min ‘abîdike hâifun bike müstecîrun min liza’n-nîrâni

(Allahım! İçi korku dolu bu kulunu cehennemden âzâd et…)

 

İlâhî nes’elüke bi Muhammedin ve âli beytihî ve’l-‘aşiral kirâmi

(Allahım! Senden Muhammed aleyhisselâm ve O’nun ehl-i beyti ve yakınları hürmetine istiyorum…)

 

Ağfirlenâ verhamnâ ağfirlenâ verhamnâ

(Bizi affet ve bize merhamet et…)

 

ŞAHİDİM ARZU SEMADIR

Şahidim Arzu semadır bütün ecramı ile

Aşıkım sıdk ile ben Hazreti Şahı Rusule

 

Yaksada ahu derunum beni bu hasret ile

Dilimin takatı yok halime takrire bile

 

Ey Badi saba uğrarsa yolun semti Haremeyne

Tazimimi arz eyle Rasulu Sağaleyne

 

Bu günahkâr gidişin son demi bilmem nolacak

Gelecek bir gün ecel kâseyi ömrün dolacak

 

Yevme La Yesfehu da her kişi razı olacak

Aman ey Kani Kerem yok elimden tutacak

 

Ey Badi saba uğrarsa yolun semti Haremeyne

Selamımı arz eyle Rasulu Sağaleyne

 

Pakine sürmek için ne yüzüm nede imkânım var

Tahsisi şefaat kebair ehline imanım var

 

Aman ey Kanı Kerem pek büyük isyanım var

Ancak beni kurtaracak Muhammed gibi bir Sultanım var

 

Ey badi saba uğrarsa yolun semti Harameyne

Tazimimi söyle Resulû Sağaleyne

 

Elveda Ya Şehr-i Ramazan Sözleri

Elveda Ey Şehr-i Ramazan Elveda

Elveda Ey Şehr-i Rahmet Elveda

Elveda Ey Şehr-i Kuran Elveda

 

On bir Aylık Yoldan Geldin

Müminlere Rahmet Oldun

Asilere Azap Oldun

Elveda Ey Şehr-i Ramazan Elveda

 

On bir Ayın Sultanısın Sen

Dertlilerin Dermanısın Sen

Hakkın Bize İhsanısın Sen

Elveda Elveda Ey Şehr-i Ramazan Elveda

 

Ey Kuran Ve RAHMET Ayı, Sen Şehr-i Mübareksin

Müminlere hem Gereksin Sırad Üstünde Muradsın

 

Elveda Ey Vahyi Mübarek Elveda

Elveda Ey Şehr-i Rahmet Elveda

Elveda Ey Mübarek ramazan Elveda

Elveda Ey Kuran Ayı Elveda

 

Her Kaçan Anarsam Seni Kararım Kalmaz Allah’ım

Her kaçan anarsam seni karârım kalmaz Allahım

Senden gayrı gözüm yaşın kimseler silmez Allahım

 

Sensin ismi bâkî olan sensin dillerde okunan

Senin aşkına dokunan kendini bilmez Allahım

 

Sen yarattın cism ü cânı sen yarattın bu cihânı

Mülk senindir kerem kânı kimsenin olmaz Allahım

 

Okunur dilde destânın açılır bâğ ü bostânın

Sen baktığın gülistânın gülleri solmaz Allahım

 

Aşkın bahrına dalmayan cânını fedâ kılmayan

Senin cemâlin görmeyen meydâna gelmez Allahım

 

Zâr olur âşıkın işi durmaz akar gözü yaşı

Senden ayrı düşen kişi dîdârın görmez Allahım

 

Âşık Yûnus seni ister lutf eyle cemâlin göster

Cemâlin gören âşıklar ebedî ölmez Allahım

 

DERDİMENDİM YA RASULALLAH DEVA OL DERDİME

Destgîr ol yâ Habîballah bu ‘âsî mücrime

Sen şefâ’at kânı varken yalvarayım ben kime

Ben Resûl-i Kibriyâ’nın bülbül-i nâlânıyım

Mücrimim gerçi Cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

 

Serfirâz-ı enbiyâsın cümlenin sultânısın

İlm-i zâhir ilm-i bâtın ilm-i ledünn sultânısın

Herkesin cândan azîz cânısın ve hem cânânısın

Ben Resûl-i Kibriyâ’nın bülbül-i nâlânıyım

Mücrimim gerçi cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

 

Bûy-i vaslındır mu’attar eyleyen sünbülleri

Nûr cemâlinden eserdir bağ-ı aşkın gülleri

Gül cemâlindir Habîbim mest eden bülbülleri

Ben Resûl-i Kibriyâ’nın, bülbül-i nâlânıyım

Mücrimim gerçi Cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

 

Cânını cânâne kurbân eyliyor pervâneler

Bezm-i vaslın neş’esinden gaşyolur mestâneler

Âşıkın gözyaşlarından doldu hep peymâneler

Ben Resûl-i Kibriyâ’nın, bülbül-i nâlânıyım.

Mücrimim gerçi Cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

 

Ermek istersen O Şâh’ın himmet ü imdâdına

Cân ü dilden âşık ol sen ism-i zât evrâdına

Ses verir Ulvî melekler âteşin feryâdına

Ben Resûl-i Kibriyâ’nın bülbül-i nâlânıyım

Mücrimim gerçi Cemâl-i Mustafâ hayrânıyım

 

Ali Ulvi Kurucu (Rahmetullahi Aleyh)

 

NEYLEYİM DÜNYAYI BANA ALLAH’IM GEREK

Neyleyeyim dünyâyı

Bana Allah’ım gerek

Gerekmez mâsivâyı

Bana Sultân’ım gerek

 

Ehl-i dünyâ dünyâda

Ehl-i ukbâ ukbâda

Her biri bir sevdâda

Bana Allah’ım gerek

 

Derdli dermânın ister

Kullar sultânın ister

Âşık cânânın ister

Bana Sübhân’ım gerek

 

Fânî devlet gerekmez

Türlü ziynet gerekmez

Hak’sız cennet gerekmez

Bana Allah’ım gerek

 

Mecnûn ister Leylâ’yı

Vâmık özler Azrâ’yı

N’idem gayrı sevdâyı

Bana Allah’ım gerek

 

Bülbül güle karşı zâr

Pervâneyi yakmış nâr

Her kulun bir derdi var

Bana Allah’ım gerek

 

Beyhûde hevâyı ko

Hakk’ı bula gör yâ hû

Hüdâyî’nin sözü bu

Bana Allah’ım Gerek

Azîz Mahmûd Hüdâyî (K.S)

 

ŞEHİTLERİN SERÇEŞMESİ

Şehitlerin serçeşmesi,

Enbiyanın bağrı başı,

Evliyanın gözü yaşı,

Hasan ile Hüseyin’dir.

 

Hazreti Ali babaları,

Muhammed’dir dedeleri,

Arşın iki küpeleri,

Hasan ile Hüseyin’dir.

 

Kerbela’dır yazıları,

Şehid olmuş gazileri,

Fatma Ana kuzuları,

Hasan ile Hüseyin’dir.

 

Derviş Yunus’un dünya fânî,

Bizden evvel gelen hani,

İki cihanın sultanı,

Hasan ile Hüseyin’dir.

 

Senin Hicrân-ı Aşkınla İlâhî Âşıkân Ağlar – Uşşak Kaside

Senin hicrân-ı aşkınla İlâhi âşıkân ağlar

Visalin derdine düşmüş hemen halk-ı cihân ağlar

 

Erişmezse eğer “lâtaknetû”dan âleme rahmet Beşer ağlar

Melek ağlar, bütün kevn-ü mekân ağlar

 

Firâkın âteşi dilde devam eylerse sübhânım

Gözüm ağlar gönül ağlar bedende gizli cân ağlar

 

Terahhumla nazar kılmaz isen mücrimlere yâ Rab

Velî ağlar Nebî ağlar zemin ü âsümân ağlar

 

Perişan hâline rahmet gedâdır âşıkın Haydar

Bağışla cürm-ü isyanın senin çün her zamân ağlar