İnsanlara, doğaya ve çevreye fayda

İnsanlara, doğaya ve çevreye fayda üretmeden elde edilen gelirin miktarı önemli olmaksızın sağlık ve huzur getirmesi beklenilemez bir gerçek sanırım

İnsanlara, doğaya ve çevreye fayda
İnsanlara, doğaya ve çevreye fayda

Günümüzde insanların hayatlarını devam ettirebilmek adına çeşitli yollarla para kazandığına hepimiz şahit oluyoruz. İçsel olarak tamamlamamış açlığın insanoğluna yaptırmayacağı şey yok gibi.. Online çağın getirisi olarak sosyal medya aracılığı ile görsel ve işitsel algıya odaklı zamanın neredeyse tümünü ekran karşısında geçirerek herhangi birşey üretmeden para kazanmaya çalışanlara baktığımızda, gelirleri ne kadar yüksek olursa olsun zannedilenin aksine içsel tatmin ile doğru orantılı olmadığını fark edebiliriz. İçsel tamin sağlanmadığı sürece sınırlar da giderek kalkıyor sanki! Kişi ne kendi güvenli alanına ne de diğerinin güvenli alanına saygı duyamıyor.

Bunu sadece online ortamla sınırlamak haksızlık olur elbette.

Bugüne kadar bu açlık duygusu ile insanlığa hizmet yerine; nefsine hizmet eden ve fayda üretmeden yüksek gelirler elde etme çabasında olanları ve hatta elde edenleri yıllardır gözlemliyorum. Bir akşam işadamlarının gelirleri ve yaptıkları işlerle değerlendirildiği bir ödül törenine katılmıştım. Çok çeşitli üretim sektörlerinin katılım sağladığı, işverenlerle birlikte aile ve bazı üst düzey yöneticilerinde birarada olduğu kalabalık ve lüks bir ortam. Her zaman ki gibi masalardaki iletişimi, atmosferi, yaydığı enerjiyi ve dışarıya yansıyan tabloların sebebini, neden ve sonuç ilişkisini merak ediyordum! Biz iki kişiydik ve doğa dostu ve aynı zamanda çok iyi işler başaran bir fabrikanın yöneticileri ile aynı masayı paylaşıyorduk. Ortama biraz geç katıldığımız için Onlar bizden önce gelmişti ve masaya yaklaştığımızda gülümseyen yüzlerle merhabalaştık. Daha önceden tanışmıyorduk ama bunun bir önemi de yoktu sanki. Farklı alanlarda pek çok ödüller verildi ve bizim masada olan gruptakiler neredeyse her alanda başarı ödülleri aldılar. Yüzlerde hep bir aydınlık, davranışlarda tevazu ve başarmanın verdiği onur vardı. Ve her ödülü almaya giden kişi masadan izin isteyerek kalkıyor ve döndüğünde yine selam vererek mütevaziliğini koruyordu. Bu firmanın adını yıllardır duyarım, giderek büyüyen, pekçok gencin çalışmak için başvuruda bulunduğu kurumsal bir yer. Yolları açık ve daim olsun... Tabi ki bu duruma zıt farklı masalar ve sektörlerde vardı. Yüzlerin kararmış, bedenlerin bozulmuş olduğu, enerjisi ile uzaktan bile yanyana olmak istemeyeceğiniz, ödülünü almaya gidiş ve dönüşünde ben yaptım edasıyla böbürlene böbürlene giden, dönüşte masada tespihi ile etrafa farklı izlenimler verenler. Bu kişilerle ilgili dikkatimi çeken başka bir şey ise genelde yalnız oldukları idi. Ve aldıkları ödüller içerisinde doğaya ve çevreye katkı sağlayan hiçbir ödül yoktu!

Birde günümüz sosyal fenomenlerini gözlemliyorum. Bazen sohbetlerine şahit oluyorum; pandeminin getirisi olarak evlerde olan ve üretmekten kendini soyutlamış kişilerin karşılıklı anlamsız iletişimlerine ve merak ediyorum üretilen ne ve iletişimi devam ettiren şey ne diye? Sohbet ortamı yaratılıyor ve burada insanlığa, çevreye, doğaya hiçbir katkı yok. Yakışıklı ya da güzel olmak yeterli gibi. Yaşamlarının her anını paylaşıp bu işten hafife alınmayacak kadar çok yüksek paralar kazanıyorlar. Onları eleştirmek değil elbette amacım, farkındalık yaratmak, zamanı ve enerjiyi iyi kullanmak adına katkıda bulunmak ve doğru seçimler yapabilmeye bilinç oluşturmak. Bu işten para kazanan insanların hayatlarına baktığımda ise bir doyum, bir zarafet, tevazu, onurlanma göremiyorum. Onca gelirde sanki toz bulutu gibi... bir varmış bir yokmuş... Tabi ki bunun yanında elbette insanlığa örnek davranışlar sergileyen, fayda üreten, iyileşmeye ve gelişime katkı sağlayan pekçok fenomende var. Gerçek anlamda yaptığı işin arkasında ve elde ettiği geliri sonuna kadar hak etmiş ve onuru ile çalışarak hayatının geçimini sağlayanlar... Onlarında yüzünde aydınlık, yaydıkları enerjilerinde bir huzur var. Karşılıklı iletişime gerek kalmadan dinlemenin yeterli olduğu... tıpkı bir ses sanatçısı gibi...

Bu konu ile ilişkilendirebileceğim bir alıntıyı paylaşmak istiyorum;

"Her ne kadar dünyadaki boş gösterişlerin hiçbiri En Yüce Ufuk'ta yok ise de, mirasçılarımız için güven ve tevekkül hazinesinden eşi bulunmaz mükemmellikte bir miras bıraktık. Dünyevi hazineler bırakmadık ve zahmeti artırmadık. Tanrı'ya ant olsun! Dünyevi zenginliklerde korku saklıdır ve tehlike gizlidir. Rahman'ın Kur anda buyurduğu şu sözleri düşününüz: 'Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretleriyle alay eden her kişinin vay haline!' Bu dünyanın zenginlikleri gelip geçicidir. Sonunda yok olan ve değişikliğe uğrayan hiçbir şey, belli bir ölçünün ötesinde asla dikkate değer olmamıştır ve olmaz."

Alıntıdan da anlıyorum ki işiten kulak, gören göz olabilmemiz kendi sağlığımız ve huzurumuz için oldukça önemli. Tanrı'ya küsmek yerine sesine kulak vermek ve O ndan gelen enerjiye, birliğe, sevgiye kendimizi de katmak gerek belki de...

Fark edebilmek ümidiyle...Gürcan Giray