Nefret düşüncesi
Savaşmak düşüncesi geldiği zaman daha güçlü bir barış düşüncesi ile buna karşı çıkın. Nefret düşüncesi, çok daha kuvvetli bir sevgi düşüncesiyle yok edilmelidir
Bu sabah bir emaneti almam gerekmesi sebebi ile evden çıkıp harika havayı koklayarak ve gülümseyerek aracımla yola çıktım. Yolun sağından emaneti alacağım kişi henüz gelmemişti ve U dönüşün yasak olduğunu fark etmedim. Yol yasak sebebi ile boştu. Dönüş yapmak için sola yanaştım ve yasak işaretini fark ettim. O sırada süratle arkamdan gelen kişi sanki canımı alacakmış gibi kornaya bastı. Beni korkuttuğu gibi etrafada gürültü kirliliği saçmıştı. İlerledim ve kırmızı ışıkta yanına yaklaştım. Camı açarak kendisinden hem özür dilemek hem de farkındalık yaratmak istedim. Sürücü koltuğunun yanında oturan kişi ben camı açar açmaz bağırmaya başladı. Kazaya sebebiyet vereceğimi söyledi. Sizin gibiler sebebi ile kazalar oluyor diyerek üstten konuşmaya ve haklılığını ispatlamaya çalışıyordu. Hatalı olduğumu ve özür dilediğimi ancak kornaya basmak yerine frene basabileceğini, bu durumun beni doğru harekete sevk etmekten daha çok hata yapmama sebep olabileceğini, güzel birgün olduğunu ve sakinleşmesi gerektiğini hatırlatarak iyi günler diledim. Şöför ise sadece yanlış davranışının ne olduğunu merak etmişti...
Eve geldiğimde olayı kızımla paylaştım. Oda kornaya bu şekilde basılması sebebi ile 10 yaşında iken başına gelen trafik kazasını hatırladığını söyledi. Otobüsten inmiş ve karşıdan karşıya geçmek için beklediği sırada arkadan gelen otobüsün kornaya uzun süre basması sebebi ile otobüsün kendisine çarptığını düşünerek korku ile yola fırlamış ve arkadan gelen araç kendisine çarparak bacağının iki yerden kırılmasına sebebiyet vermişti .
Bu olaylar beni düşündürdü ve haklılığımızı nasılda çığırtkanlıkla dile getirdiğimizi ve sebeplerinin ne olduğunu ve nasıl daha farklı davranabilirizi merak etmeme sebep oldu.
Benzer bir olaya yürüyüş yaptığım esnada rastlamıştım. Kırmızı ışığın sonuna yetişen bir araç sola dönüş yapmış ve süratle diğer taraftan gelen araç kendisine çarpmıştı. Süratle gelen kişi öfkesine yenik düşerek aracından çıkardığı bezbol sopasını eline alarak diğer araca ve araçtan çıkmaya çalışanlara gözü kararmışçasına vurmaya başlamıştı. Bu arada kendisini durdurmaya çalışan ailesine de zarar veriyor ve kendisini kontrol edemiyordu.
Hata yapmanın insana özgü olduğu bir yaşamda hiç kimsenin başına kaza gelmesi pahasına dikkatsiz davrandığını ve karşı tarafa zarar vermek istediğini düşünmüyorum. Yola aniden fırlayan bir çocuk ya da bir hayvan da olabileceğini her daim hatırlamamız gerektiği bilinci ile hareket edebilmenin kendimizi de ömür boyu vicdan azabından koruyacağını hatırlamak gerektiğine inanıyorum.
Bu olaylar karışında sergilediğimiz davranışlarımıza karekter demek yaratılışımıza yapılmış bir saygı eksikliği ve kendimizle ilgili sorumluluklardan kaçmak gibi sanki. Bizler harika ve mükemmel yaratılıyoruz. Eşsiz ve benzersiz özelliklerle tıpkı bir sanat eseri gibi. Ve bu özellikleri kullanmadığımız ve açığa çıkartamadığımız sürece de başımıza gelen olaylar şiddetini artırarak tekrarlamaya devam ediyor ve o sanat eserinin üzerini karalamaya ve ilk olarak kendi kendimize zarar veriyoruz. Ta ki uyanana ve değişiklik için çaba gösterene kadar!
Sabah bana sesini yükselten kişiye kızgın değilim aslında sadece kendisi için çok üzgünüm. Farkında olmadan sergilediği tavırda ne kendisine ne de etrafındakilere hata yapma şansını tanımaması ne acı. Eminim kendisine de merhamet ve hoşgörü gösteremiyor hatalar karşısında ve hata yapmaktan korktuğu için pek çok şeyden mahrum bırakıyor kendisini.
Dr J. Townsend, Dr H. Cloud 'un Sınırlar adlı kitabında; pasif davranan pek çok kişinin kötü niyetli kimseler olmamasının üzücü olduğu, ancak kötünün aktif bir kuvvet olduğu ve pasif davranmak ile kötülüklere karşı durulamayacağından, böyle davranarak kötülükle işbirliği içine girmiş olunacağından bahsediyor. Pasif olmanın hiçbir zaman fayda getirmeyeceği, doğanın emeğimizin karşılığını vereceğini, ancak kendi başımıza yapmamız gerekenleri asla bizim yerimize yapmayacağını ve bizim yerimize yapmanın bizim sınırlarımızın ihlal edilmesi anlamına geldiğini hatırlatıyor. Ve ekliyor insanların arayan, aktif, yaşamın kapısını çalan ve kendi haklarını savunan olması gerektiğini.
Bende buradan yola çıkarak içimdeki yaradılış amacımın hepimizin BİR olduğunu fark ettirmek ve Birlik için bilgileri paylaşma sorumluluğu ile farkındalık yaratmak ve kalplerde etki ederek yaşamımızı güzelleştirecek Tanrı sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Ey Rabbin dostları! Bu kutsal Devir'de, uyuşmazlık ve ihtilaf (anlaşmazlık) hiçbir koşulda kabul edilemez. Her saldırgan, kendisini Allah'ın inayetinten mahrum eder."
Fark edebilmek ve uygulayabilmek ümidiyle..Gürcan Giray