Yine AYLARDAN_KASIM
Yine AYLARDAN_KASIM Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen… Belki de bütün mesele bu cümlenin içinde saklı. Çünkü mutluluk, dışarıdan alınan bir hediye değil; içerden yeşeren bir çiçektir
Yine #AYLARDAN_KASIM
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen…
Belki de bütün mesele bu cümlenin içinde saklı. Çünkü mutluluk, dışarıdan alınan bir hediye değil; içerden yeşeren bir çiçektir. Kasım ayı geldiğinde, birçok insanın yüreğinde bir hüzün, bir sakinlik, bir iç çekiş başlar. Gökyüzü kararır, rüzgârlar soğur, ama en çok da içimizdeki sessizlik büyür.
Kasım… Ne çok şey anlatır bu ay. Bir dönemin bitişi, bir yeninin başlangıcı gibidir. Ne tam yazın neşesini taşır, ne de kışın kar beyaz huzurunu… Aradadır. Tıpkı insanın kendini aradığı, kalbini dinlediği zamanlar gibi.
Bazıları için Kasım, kaybettiklerini hatırlama ayıdır. Bazıları içinse yeniden başlamanın. Kimine yalnızlık getirir, kimine huzur. Fakat her halükârda Kasım, insanın kendine dönme ayıdır. Çünkü doğa bile bu ayda sessizleşir. Ağaçlar yapraklarını bırakır, rüzgâr geçmişi savurur, gökyüzü griye bürünür. Ve biz de iç dünyamızda bir durgunluk hissederiz.
“Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen…”
Bu söz, Kasım’ın özeti gibidir aslında. Ne kadar sevilirsen sev, ne kadar güzel sözler duyarsan duy, eğer kalbin o güzelliği almaya kapalıysa, hiçbir şey seni mutlu edemez. Mutluluk, bir mevsimin getirdiği değil; bir kalbin kabullendiği şeydir.
Kasım’da insan biraz daha duygusal olur. Kahvesini yudumlarken eski anıları düşünür, eski şarkıları açar, yarım kalmış cümleleri tamamlamak ister. Fakat belki de Kasım’ın güzelliği tam olarak buradadır: Hüzünle mutluluğun aynı fincanda buluştuğu o anlarda…
Kasım, bize “düşen her yaprağın bir hikâyesi vardır” der. Ve her hikâyenin sonunda bir ders saklıdır. Bazen gitmek gerekir, bazen kalmak… Bazen sadece içimizde bir yerleri affetmek.
Ve sonunda anlarız ki; bizi mutlu edecek kimse yoktur, biz hazır olana dek.
Çünkü Kasım öğretir:
Mutluluk, dışarıda aradığın değil; içeride büyüttüğündür.