Bazen Bir İnsan, Bin İnsandan İyi Gelir
Bazen Bir İnsan, Bin İnsandan İyi Gelir Bu söz, insanın kalabalıklar içinde değil, kendisini gerçekten anlayan ve değer veren tek bir kişiyle huzur bulabileceğini anlatır. Önemli olan insan sayısı değil, kurulan bağın samimiyetidir.
Bazen Bir İnsan, Bin İnsandan İyi Gelir
Hayat, kalabalıklar içinde yalnız hissettiren tuhaf bir yolculuktur. Etrafımız insanlarla çevriliyken bile içimizde eksik kalan bir yer olabilir. İşte tam da bu noktada, “bazen bir insan, bin insandan iyi gelir” sözü bütün ağırlığıyla anlam kazanır. Çünkü insanı iyileştiren şey sayı değil, bağdır.
Bazı insanlar vardır; sesiyle değil varlığıyla konuşur. Yanınızda otururken suskunluğu bile huzur verir. Ne uzun cümlelere ihtiyaç duyar ne de büyük vaatlere… Sadece oradadır ve bu “orada olma” hali, en karmaşık dertleri bile sadeleştirir. Kalabalıklar ise çoğu zaman gürültülüdür; çok ses vardır ama gerçek bir yankı yoktur.
Bin insanla konuşabilirsiniz, bin farklı fikir duyabilirsiniz; fakat hiçbiri kalbinize değmeyebilir. Oysa tek bir insan, sizi gerçekten dinlediğinde, anlaşıldığınızı hissettirdiğinde, dünyaya bakışınızı değiştirebilir. Çünkü anlaşılmak, insan ruhunun en derin ihtiyacıdır. Anlaşıldığını hisseden insan güçlenir, sakinleşir, iyileşir.
Bu “bir insan”, bazen bir dosttur, bazen bir eş, bazen bir anne ya da hiç beklemediğiniz bir anda hayatınıza giren bir yabancı… Ortak noktaları şudur: Yanlarında kendiniz olabilirsiniz. Rol yapmadan, yorulmadan, saklanmadan. Kalabalıkların arasında maske takmak zorunda kalırken, o tek kişinin yanında maskeler anlamsızlaşır.
Sonuç olarak, insan ilişkilerinde nicelik değil nitelik belirleyicidir. Çok insan tanımak değil, doğru insanı tanımak iyileştirir. Çünkü bazen bir insanın samimi bir bakışı, bin insanın boş sözünden daha ağır basar. Ve insan, işte o zaman anlar: Az ama gerçek bağlar, çok ama yüzeysel ilişkilerden her zaman daha iyidir.